31 Aralık 2007 Pazartesi

Kral Öldü Yaşasın Yeni Kral: FXG

Maalesef aXXo'yu kaybettik. Uzun süredir "piyasaya" yeni DVDRip sürmemesi ve torrent siteleri ile yaşadığı bazı sorunlar, aXXo release'lerine olan talebi oldukça azalttı. Birçok kişi tarafından aXXo'nun veliahtı olarak gösterilen FXG, bundan sonra tahtın yeni sahibi olacak gibi görünüyor. Kaliteli görüntü ve 6 kanallı ses (AC3 5.1) imkanı ile 700 MB'lık rip'ler sunan ve hemen her gün yeni bir torrent ile karşımıza çıkan FXG, çoktan kendine özgü bir hayran kitlesi oluşturdu bile.

28 Aralık 2007 Cuma

There Will Be Blood

Daniel Day-Lewis Oscar ödülünü alalı epey zaman geçti. Şimdi ise hem onun için, hem de ödüllü yönetmen-senarist Paul Thomas Anderson için Oscar'ın tam zamanı.

Upton Sinclair’in 1927 tarihli "Oil!" Adlı romanından Paul Thomas Anderson tarafından beyaz perdeye uyarlanan, yapımcılığı ve yönetmenliği yine Anderson’a ait olan ve başrolünde büyük oyuncu Daniel Day-Lewis’in olduğu There Will Be Blood’da, Daniel Plainview adlı (Day-Lewis) bir madencinin petrol bulmasıyla değişen yaşamı, kısa sürede zengin oluşu anlatılırken açgözlülüğüne vurgu yapılıyor.

İki dalda 2008 Altın Küre Ödülleri’ne aday gösterilen (En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu – Drama), 80. Akademi Ödülleri’nde de Coen Kardeşler’in “No Country for Old Men”i ve Tim Burton'ın "Sweeney Todd"u ile yarışmasını beklediğim There Will Be Blood, 2008’in en çok övgü alan filmlerinden biri olacak gibi gözüküyor. There Will Be Blood, 1 Şubat 2008'de biz sinemaseverler ile buluşacak.

26 Aralık 2007 Çarşamba

Saw V - Gösterim Tarihi Belirlendi

Lionsgate, Testere serisinin 2008'de pas geçilebileceği söylentilerine rağmen, serinin 5. filminin 24 Ekim 2008'de gösterime gireceğini açıkladı. Tobin Bell yine Jigsaw rolünde. Testere 4'ün yönetmeni Darren Lynn Bousman, koltuğunu David Hackl'e bırakırken; Testere 5'in senaryosunu, aynı zamanda 4. filmin senaryosuna da imza atan Patrick Melton ve Marcus Dunstan yazacak. Pirates of the Caribbean serisinde olduğu gibi, 5. ve 6. filmlerin "birlikte" çekilip çekilmeyeceği hakkında ise bir bilgi yok.

Serinin takipçilerinin, devam filmlerini her şartta izleyeceğini varsayarsak, her iki filmin de en az 100'er milyon $ hasılat elde edeceğine kesin gözüyle bakıyorum.

15 Aralık 2007 Cumartesi

Hitman - Eleştiri

Oyun dünyasının en fazla hayran kitlesine sahip karakterlerinden biri olan Agent 47 ile 2000 yılının sonlarında tanışmıştık. O günden bugüne, tam dört defa bilgisiyar ekranlarımıza konuk olan 47, beyaz perdeye transfer olarak daha büyük bir kesime hitap etme şansı yakaladı.

Geçtiğimiz yıl Hitman filminin çekileceği açıklandığında herkesin aklına ilk olarak iki isim gelmişti: Vin Diesel ve Jason Statham. Ben de, bu role en iyi Jason Statham’ın gideceğini düşünmüştüm. Fakat daha sonra, rolün Timothy Olyphant’a verildiği bilgisi oyunseverlerde bir şüphe uyandırdı. Daha önce başrolde izleme fırsatı bulamadığımız, ancak son olarak Die Hard 4.0'da izlediğimiz Olyphant’ın performansından çok, Ajan 47’ye benzeyip benzemeyeceği merak konusuydu.

Konuya kısaca değinmek gerekirse, kendisine bir komplo kurulan ajanımız 47'nin peşine Interpol ve Rus ordusu düşer. Ajan 47, intikam için St. Petersburg ve İstanbul’da zorlu bir yolculuğa çıkar...

Üstüne basarak söylemek istiyorum, filmi izledikten sonra, Hitman’i Timothy Olyphant’tan başkasının daha iyi canlandıramayacağını düşündüm. Bakışları, konuşması, kırmızı kıravatlı siyah takım içindeki duruşu ve – özel çalışılmış olup 47’ninkinin adeta bir kopyası olan – “yürüyüşü” ortaya kusursuz bir Hitman çıkarıyor.

Oyun serisinin fanatiklerinden biri olarak diğer 47’nin diğer sevenleri için belirtmemde fayda var; bu filmi oyunun tüm özelliklerini görme beklentisi içinde izlemeyin. Neticede, bu bir sinema filmi, ve 47’nin film boyunca bir elinde boğma teli; diğer elinde şırıngayla sessizce yürümesini beklenemez. Ayrıca, oyunda bir klon olan 47'nin bu filmde küçük yaştan itibaren "yetiştirilmiş" bir "ölüm makinası" olduğunun belirtilmesi, gerçekçilik açısından bence çok daha iyi olmuş. Aksiyon janrının gereği olarak, uçuşan mermiler, parçalanan duvarlar, düşen boş mermi kovanları ve bolca kan; filmin verdiği heyecanı yüksek tutuyor. Tabii ki bunda 47’nin dövüş sanatlarında ve silahlardaki ustalığının filme çok iyi yansıtılmasının payı büyük.

Yazının başlarında da belirttiğim gibi, 47’nin duraklarından biri de İstanbul. Ayrıntıya girmek istemiyorum ancak Ajan 47’yi İstanbul sokaklarında dolaşırken görmek insanın yüzünde bir tebessüm bırakıyor.

Ajanımıza eşlik eden göz kamaştırıcı bayanın adı Olga Kurylenko. Kendisi, geçtiğimiz yıllarda birkaç Fransız yapımında oynamış olan Ukraynalı bir model. İnterpol ajanı rolünde ise Mission: Impossible II, Ripley’s Game ve TV’lerimizde de zaman zaman gösterilen The Ten Commandments (On Emir) filmlerinden tanıdığımız Dougray Scott var.

Sonuç olarak Hitman; hem oyunun fanatiklerinin, hem de sinemaseverlerin beğenisini kazanacak bir yapım. Kaliteli aksiyon filminin olmadığı, The Golden Compass gibi fanteziyi saçmalık seviyesine indiren bir yapımın vizyonda olduğu şu günlerde, verdiğiniz parayı boşa çıkarmayacak olan Hitman, olumlu bir eleştiriyi gerçekten hak ediyor.

Makinistin notu: Hitman serisinin 5. oyunu 2009’da oyunseverlerle buluşacak.



14 Aralık 2007 Cuma

I Am Legend

Siyahi aktörler arasında nedense Martin Lawrence ile birlikte bana en sempatik gelen aktör olan Will Smith'in başrolünü oynayacağı "I Am Legend", şu dönemde heyecanla beklediğim filmlerden biri.

"Post-apocalyptic" diye tabir edilen, büyük bir felaket sonrası dönemini konu alan filmlerden biri olan I Am Legend'ta, kanser aşısı olarak üretilen bir virüs, New York nüfusunun tamamını yok eder. Hayatta sadece, bu virüse karşı bağışıklığı olan virolog Robert Neville (Will Smith) kalır. Neville, üç yıl boyunca köpeğiyle yaşar ve hayata kalan insanları bulmaya çalışır; fakat hayatta kalanlar artık normal olmayıp, gün ışığına çıkamayan ve yamyamlaşan insanlar haline gelmiştir.

Türkiye'de "Ben Efsaneyim" adıyla gösterime girecek olan I Am Legend, Richard Matheson'ın 1954 tarihli aynı adı taşıyan romanını konu alıyor. Bu romandan uyarlanan başka bir film daha var: The Last Man on Earth (1964).

Filmle ilgili ilginç bir not da, New York'un ünlü Brooklyn Köprüsü'nde çekilen sahnenin, 5 milyon $'lık masraf ile, New York'ta şu ana kadar çekilmiş en pahalı sahne olması. Aşağıda fragmanlarını bulacağınız I Am Legend, muhteşem görsel efektleri ve yüksek bütçesi ile yeni yılın en iddialı yapımlarından biri olacak gibi görünüyor. I Am Legend, 25 Ocak 2008'de Türk sinemaseverlerle buluşacak.



11 Aralık 2007 Salı

Tarantino İşini Bilir

Benzerleri arasında en iyilerden biri olan aşağıdaki çarpışma sahnesini mutlaka hatırlıyorsunuzdur. O "kaza"nın sonrasında yola düşen bir adet kopmuş bacak vardı...

Ve Quentin Tarantino, bakın Death Proof'un çift diskli DVD tanıtımın nasıl yaptırıyor. Vallahi bravo...

8 Aralık 2007 Cumartesi

Yeni Terminator Üçlemesi Hakkında

Sinema dünyası, son iki haftadır, Terminator serisinin devamı niteliğindeki yeni üçlemenin ilk filmi olan Terminator Salvation: The Future Begins (2009) hakkında çıkan haberlerle çalkalanıyor.

İlk olarak, Christian Bale'in filmde yer alabileceği söylenmiş, ancak Bale'in, "yok edici"yi mi, 30 yaşındaki John Connor'ı mı canlandıracağı kesinlik kazanmamıştı. Daha sonra ise, The Hollywood Reporter, Bale'in çok büyük bir ihtimalle John Connor olacağını yazdı. Fakat, John Connor'ın filmde yardımcı bir rolde olacağı, yeni filmin farklı bir karaktere odaklanacağı söylendi. Christian Bale gibi büyük bir aktöre yeni Terminator filminde bir yardımcı rol teklif edilmesinin arkasında ne var, henüz bilmiyoruz.

Ne olursa olsun, biz Terminator tutkunları, bu yeni seride T-800 (Schwarzenegger) ya da T-1000'den (Robert Patrick) mutlaka birini görmek istiyoruz (Michael Biehn de olabilir). Kısacası, yeni Terminator üçlemesinde mutlaka en az bir "cameo" olmalı.



1 Aralık 2007 Cumartesi

Beowulf - Eleştiri

Beowulf, ortaya çıkışı yaklaşık 1000 yıl öncesine dayanan, her ne kadar konusu İskandinavya'da geçse de yerini İngiliz edebiyatında almış olan bir kahramanlık destanı. Destana adını veren kahraman Beowulf, Geat (bugünkü İsveç) milletinin yenilmez bir savaşçısıdır. Frisia (bugünkü Danimarka) kralı Horthgar, ucube Grendel'i öldüren kişiye büyük zenginlikler vaat eder. Bunun üzerine Beowulf, savaş arkadaşı Wiglaf ve emrindeki adamlarıyla birlikte denizi geçerek Frisia'ya gelir. Grendel'i öldürür ve kahraman ilan edilir. Ancak Grendel'in annesinin Beowulf hakkında planları vardır.

Oscar'lı yönetmen Robert Zemeckis (Back to the Future, Forrest Gump) daha önce The Polar Express filminde Tom Hanks için uyguladığı görsel efekt tekniklerini Beowulf'ta tüm karakterler için uygulamış. "Motion Capture" adı verilen teknik sayesinde, oyuncuların vücutlarına yerleştirilen cihazlar, tüm hareketleri birebir şekilde bilgisayar ortamına aktarıyor, ve bilgisayar ortamındaki modellerin üzerinde çalışılarak oyuncuların adeta gerçek hallerine benzeyen sanal karakterler ortaya çıkarılıyor. Motion Capture ve "Real D" teknikleri aslında uzun bir süredir kullanılan teknolojiler, ancak ilk defa Beowulf'ta böyle bir amaç için kullanılmışlar.

113 dakika süren ve yaklaşık 150 milyon $'lık bütçeye sahip Beowulf, büyük bir oyuncu kadrosuna sahip. Başrolde, Beowulf karakterine hayat veren Ray Winstone var. Filmde ayrıca, Anthony Hopkins, John Malkovich, Robin Wright Penn, Brendan Gleeson ve Angelina Jolie yer alıyor. Bu usta oyuncuların "sanal" ortamdaki benzerlerini görmek her sinemasever için unutulmayacak bir deneyim. Destanı, Neil Gaiman ve Roger Avary senaryoya haline getirmiş. Görüntü yönetimi Robert Presley'e, soundtrack ise Alan Silvestri'ye ait.

Bir destandan beklendiği üzere Beowulf, fantastik ve epik öğeler içeriyor. Filmi, konusunu daha önceden bilen biri olarak izlememe ve senaryonun oldukça "klişe" olmasına rağmen, görselliğin akıcı bir anlatımla birleşmesiyle, Beowulf sizi en başından itibaren içine alarak kuzeyin karlı topraklarında unutulmaz bir maceraya çıkarıyor. Karakterlerin yüzlerine yapılan yakın çekimlerin, suyun ve silahların üzerinde oluşan yansımaların mükemmelliği Beowulf'u görsel efekt dalında 2008 Oscar Ödülleri'nin en büyük adayı haline getiriyor.

Makinistin notu: Beowulf'un büyük bir bonus'u var: Angelina Jolie. Yer aldığı sahneleri kısa olmasına rağmen hikayede önemli bir yer tutan Grendel'in annesini canlandıran Jolie, perdede gözüktüğü anlarda izleyiciyi derinden etkilemeyi başarıyor. Bir de büyük usta Atilla Dorsay'ın "Sinefiller İçin" köşesindeki içeriğe benzer bir not düşmek istiyorum. Beowulf'ta Grendel'i canlandıran Crispin Glover, Zemeckis'in yönettiği Back to the Future'da George McFly'ı; Ursula'yı canlandıran Alison Lohman da, yine Zemeckis'in yönettiği 2003 yapımı Matchstick Men'de küçük üçkağıtçı Angela'yı canlandırmıştı.