30 Nisan 2007 Pazartesi

Christian Bale'in En İyi 10 Performansı

Bale'in henüz vizyona girmemiş olan Rescue Dawn ile ilk 3'ü zorlayacağını düşünüyorum.

10. Velvet Goldmine (1998) - "Arthur Stuart"
**
9. Equilibrium (2002) - "John Preston"
**
8. The New World (2005) - "John Rolfe"
**
7. Harsh Times (2005) - "Jim Luther Davis"
**
6. Laurel Canyon (2003) - "Sam"
**
5. The Prestige (2006) - "Alfred Borden"
**
4. Batman Begins (2005) - "Bruce Wayne/Batman"
**
3. Empire of the Sun (1987) - "Jim 'Jamie' Graham"
**
2. The Machinist (2004) - "Trevor Reznik"
**
1. American Psycho (2000) - "Patrick Bateman"

29 Nisan 2007 Pazar

Christian Bale

30 Ocak 1974 Galler doğumlu olan Christian Bale 1987 yılında başrolünü oynadığı Empire of the Sun filmi ile kendinden ilk defa söz ettirdi. Çocukluk döneminden yetişkinliğe en iyi şekilde geçen oyunculardan biri olarak görülen Bale, İngilizce'yi birçok farklı aksanla konuşabilmesi ile, farklı karakterlere daha iyi adapte olup onlarla özdeşleşti. Örneğin, Batman Begins (2005) filminde "zengin" Amerikalı Bruce Wayne'i Amerikan aksanıyla canlandırdı. Rollerini son derece önemseyen Bale, The Machinist (2004) filmi için yaklaşık 29 kg verdi; Batman Begins için bu kilonun üzerine, vücut yapmak için fazladan 9 kiloyu kısa sürede tekrar aldı. Sonrasında ise, gösterime girmesini merakla beklediğim, bir Werner Herzog yapımı olan Rescue Dawn (2006) çekimleri için ise tekrar önemli miktarda zayıfladı. Oynadığı tüm filmler, eleştirmenler tarafından çok beğenildi. American Psycho (2000), Equilibrium (2002) ve Harsh Times (2006), Bale hayranı olmama yetti. Batman Begins'te sergilediği performans ile, son iki filmde tüm karizmasını yitiren Batman'i tekrar zirveye taşıdı, hatta kimilerine göre Michael Keaton'ı gölgede bıraktı. Bu oyunculuğuyla, 2008 yılında vizyona girmesi planlanan devam filmi The Dark Knight için büyük beklentilere yol açtı. Bale, ülkemizde son olarak başrolünü Hugh Jackman ile paylaştığı The Prestige (2006) ile gündemdeydi.







28 Nisan 2007 Cumartesi

Clint Eastwood


Oyunculuk ve yönetmenlik becerisinin birlikte zirveye ulaştığı ender isimlerden biridir Clint Eastwood. 31 Mayıs 2007’de 77 yaşını dolduracak olan ve sinemanın son 50 yılına damgasını vuran bu yaşayan efsane; 2. Dünya Savaşı’nın Pasifik’teki Iwo Jima adasında geçen Amerikan-Japon çarpışmasını Amerikan tarafından aktardığı “Flags of Our Fathers” (Atalarımızın Bayrakları) ve Japon tarafından aktardığı “Letters from Iwo Jima” (Iwo Jima’dan Mektuplar) ile son dönemde sıkça gündeme geldi. “Letters from Iwo Jima”, hatırlandığı üzere 25 Şubat 2007’de sahiplerini bulan 79. Oscar Ödülleri’ne “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” dahil olmak üzere dört dalda aday olmuş, ancak En İyi Ses Kurgusu dalındaki heykelcikle yetinmişti.

Eastwood, oyunculuk kariyerine, 50’lerde başladı. İlk çıkışını, onu Amerika çapında üne kavuşturan “Rawhide” dizisiyle yaptı.

Ancak, İtalyan Sergio Leone’nin yönettiği ve spagetti-western janrının öncüsü olan “A Fistful of Dollars” (Bir Avuç Dolar İçin, 1964) ile sinema dünyasına adımını attı. Bu filmde ilk başrolünü oynayan Eastwood, filmin aldığı olumlu eleştiriler üzerine Sergio Leone ile iki devam filmi daha çekti. “For a Few Dollars More” (Birkaç Dolar için, 1965) ve onu dünya çapında üne kavuşturan, western denince ilk akla gelen ve üzerinden 40 yıldan fazla geçmesine rağmen değerinden en ufak bir şey kaybetmemiş olan “The Good, the Bad and the Ugly” (İyi, Kötü ve Çirkin, 1966) ile seriyi tamamladı. Eastwood, bu filmlerde geleneksel western’lerin aksine; daha vahşi, kanunların olmadığı ve harap bir dünyada resmedilen; maço tavırları, ağzından düşürmediği purosu ve kısık gözleriyle daima para peşinde koşan “man with no name” (İsimsiz) karakterini sinema dünyasına armağan etti.

1971, Eastwood için kariyerinin en iyi yıllarından biriydi. Başrolünü de oynadığı “Play Misty for Me” ile yönetmenlik kariyerine başladı. Yine “The Beguiled” da, oynadı ve yönetmenlik yaptı. Kovboy rollerine ara veren Eastwood, Don Siegel’in yönettiği, önü daima ilikli olan ceketi ve elinden düşürmediği .44 Magnum’u ile şüphelileri sorgulamak yerine vurmayı tercih eden “Kirli” lakaplı San Francisco cinayet masası müfettişi Harry Callahan’ı canlandırdığı “Dirty Harry” (Kirli Harry, 1971) ile gişede büyük başarıya ulaştı. Bu film, günümüzde filmlerde sıkça kullanılan “kurallarını kendi koyan ve kontrol edilemeyen polis” janrını sinemaya kazandırdı. Filmde Eastwood’un, .44 Magnum’unu banka soyguncusuna doğrultarak söylediği “Ne düşündüğünü biliyorum. Acaba beş kez mi ateş ettim, altı mı? Doğrusunu söylemek gerekirse bu kargaşada ben de hesabı şaşırdım. Ama şimdi, bu kırkdörtlük bir magnum, dünyanın en güçlü tabancası, ve rahatlıkla senin kafanı uçurabilir. Kendine sor "Bugün kendimi şanslı hissediyor muyum" diye. Ha, kendini şanslı hissediyor musun?” ve Sudden Impact’teki “Durma, günümü gün et.” sözleri sinemaseverlerin hafızalarında yer etti. “Dirty Harry”yi dört devam filmi izledi: “Magnum Force, 1973”, “The Enforcer, 1976”, “Sudden Impact, 1983” ve “Dead Pool, 1988”.

Eastwood, 70’li ve 80’li yıllarda Kirli Harry serisinin dışında, bir kısmını da kendi yönettiği “High Plains Drifter, 1973”, “Pale Rider, 1985” gibi bir çok filmde oynadı ve yönetmenlik yaptı. Ancak hocaları “Sergio Leone” ve “Don Siegel”e ithaf ettiği, bir nevi anti-western filmi “Unforgiven” (Affedilmeyen, 1992) 100 milyon $ hasılatla yetinmediği gibi, 9 dalda Oscar’a aday olup “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” dahil olmak üzere 4 dalda Oscar'ın sahibi oldu.

1993’te çektiği “In the Line of Fire” (Ateş Hattında) ile tekrar 100 milyon $ barajını aştı. 1995 yapımı romandan uyarlanan filmi “The Bridges of Madison County” ile hem yönetmenlik yeteneğini hem de oynadığı romantik rolde oyunculuk yeteneğini sergiledi.

Hem oynadığı, hem yönettiği “Absolute Power, 1997”, “True Crime, 1999”, “Space Cowboys, 2000” ve “Blood Work, 2002” filmleri ile gişede istediği başarıyı sergileyemedi. Fakat, “Mystic River” (Gizemli Nehir, 2003) ile Unforgiven’dan beri en büyük başarısını elde etti. Kendisine ikinci defa “En İyi Yönetmen” adaylığını getiren film, 6 dalda Oscar’a aday oldu, Sean Penn ve Tim Robbins ödüle layık görüldü.

Ertesi yıl, Eastwood “Million Dollar Baby” (Milyonluk Bebek, 2004) ile Martin Scorsese’nin “The Aviator” (Göklerin Hakimi, 2004)’ı ile Oscar yarışına girdi. 7 dalda Oscar’a aday olan film, Eastwood’a “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” dallarında Oscar kazandırırken, Hilary Swank “En İyi Kadın Oyuncu” ve Morgan Freeman “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödüllerinin sahibi oldu.

Million Dollar Baby ile oyunculuk kariyerini “şimdilik” sonlandıran Clint Eastwood, yazının başında da belirttiğimiz gibi, “Iwo Jima” ikilemesi ile yönetmenliğe devam etti. Şu sıralar, 2008’de vizyona girmesi planlanan “The Changeling” projesi ile uğraşan Eastwood bakalım bizi büyülemeye daha ne kadar devam edecek.

Clint Eastwood Hakkında

  • Adı ve soyadındaki harflerin yerleri değiştirildiğinde “Old West Action” (Eski Batı Aksiyonu) kelimeleri elde edilir.
  • Yönettiği filmlerde “Action” ya da “Cut” yerine basitçe “Okay” ifadesini kullanır.
  • 2004’te Million Dollar Baby ile en ileri yaşta Oscar kazanan (74) yönetmen olmuştur.
  • 1.93 m boyundadır ve vejetaryendir.
  • Filmlerde oynadığı karakterlerin çoğunun (örn. Kirli Harry) simgeleşmiş bir hareketi ya da sözü vardır.
  • Oynayıp yönettiği Unforgiven, En İyi Film Oscar’ı kazanan ilk western filmdir.
  • Dram ustasıdır. Mutlu sonları sevmez.
  • Filmlerinde fazla efekt kullanmaz, onun yerine gölge ışıklandırması tekniğini kullanır.
  • Yönettiği filmlerde sade anlatımı sayesinde oyunculuk ön plana çıkar. Nitekim Unforgiven ile Gene Hackman, Mystic River ile Sean Penn ve Tim Robbins, Million Dollar Baby ile de Hilary Swank ve Morgan Freeman Oscar kazanmıştır.
  • Jazz hayranıdır. Bir çok filminin de müziğini kendi yapmıştır.
  • Clint Eastwood ile birlikte hatırlananlar: Ennio Morricone, Man with No Name, Blondie, Sergio Leone, Harry “Dirty” Callahan, Yönetmenlik, .44 Magnum ve Oscar.

http://www.imdb.com/name/nm0000142

http://en.wikipedia.org/wiki/Clint_eastwood

http://www.clinteastwood.net/

Harry Callahan'ın efsaneleşmiş repliği: